15 Ekim 2013 Salı


KİMMİŞ O GELEN?

   Herkes Gitmiş'ken o mütemadiyen yeni kelimeler marifetiyle ve kimliksiz, sadece kendi yolculuklarından gelir. Hem de “bir çağrı bile yok...”ken uzaktan. İlkin, 1981'in kara kördüğüm mevsiminde, Zafer Çarşısı'nın çağ ocağı önündeki boş gazoz kasalarından birinin üstüne sarışın bir heves olarak ilişmek üzere, çıkaracakları, kısa bir süre sonra etkin bir edebiyat hareketinin öncüsü olacak Yarın dergisinden bahis açmak maksatlı 'orta yer'e gelmiştir. Ardından, 1983'de, bu kere Yalan Şiirler'le ortalığın doğrularıyla hesaba oturacaktır. Şiir içindeki kalbi ve görünmez elleriyle, yazdıklarının arkasında durmaktadır.
   
    Denizle, önce Karadeniz'le, dört yaşındayken Hopa'da tanışmıştır. İlk öğretmeni Ankara Mehmet Akif İlkokulu'nda Nezihe Hanım. İlk dağ iki yıl sonra, kar altıda Hopa-Borçka yolundaki Cankurtaran Geçidi. İlk içki, tabii kanyak da orada. Isınmak içindir. O gün bu gün hep sıcak tutar kendini. Bu tarihten yirmi yıl sonra, 13 Mayıs 1984'de, Ankara'da, Veysel Öngören ve Adnan Azar'la Han Restoran'daki mutat bir bahar ısınmasında, babası, eliyle koymuş gibi gelip bulmuştur onu. Son kadehi birlikte parlatırlar. Sessizliktir, bahardır dışarısı, halası artık yoktur. Kalkarken görülmektedir; orada, o sessizliği çatırdatıp tam ortasından parçalayan onun hızla büyümesi, yaş almasıdır. Çıkarlar ki bahar da çoktan kaybolmuştur. Çok sonra, 1993 Sivas'ıyla, dönüşsüz bir biçimde son kere büyüyecektir. O tarihten sonra artık yaş almak mümkün değildir; susulacak ya da acilen bir Romantik Korno edinilecektir.
     
    İlk büyük yolculuğu kamyonla Ankara'ya. Ama o Sait Faik ve Attila İlhan'la yol alacaktır asıl. İlk aşk Murgul'da kalmıştır.
     
    Duyduğu ilk ses bir ambulans sireni. Çok sonra, Murgul'dan çok uzakta, Londra'da, dokuz ay süreyle metro kalabalıklarına, yağmurlara, yeni yüzlere karışır bu ilk ses. O, puslu görüntüler ve hep heveskâr sesler seçkisiyle yeniden gelir. İlk arkadaşı Murgullu Mehmet'i otuz beş yıl sonra bu kere Lahey'de ve artık daha farklı bir “sığınmacı” olarak bulacaktır.

    “Türk Killing”, Ankara Dışkapı'da gördüğü ilk film. Son yönetmeni Teo Angelopoulos.
Dedesinden duyduğu ilk türkü uyarınca, “telgrafın telleri” hep akacaktır geriye doğru, filtre edilmiş uzun yol pencerelerinden. Gitmek hep gelmek içindir.
     
    İlk yazısı Hayat Spor Dergisi'nde 'okur mektubu' olarak yayımlanır: “Anadolu Takımlarının Meseleleri”. Kırk yıl sonra bugün, artık fötr şapkasıyla, Anadolu seyircisiyle hemhal büyük ağabeydir. İlk şiiri 1980 Aralık'ında Türkiye Yazıları'nda, Suat Vardal'ın ilk şiir kitabına dair ilk yazısı Yarın'da yer alır. Yarın'la yaşadığı “ahlaki' kopuştan sonra, 1988'de Edebiyat Dostları ve 1991'de Edebiyat Eleştiri ile edebiyat beraberliğinin heyecanını, yeni bir kavrayışa doğru körükler. İyimser inadı bugün bir başka Duvar'la sürmektedir.
    
    Yalan Şiirler'in ardından Tören Provası, Kırgınlıklar Galası ve Herkes Gitmiş'le 'yalan'ın hakiki yanlarına dokunmaktadır yine. Şair gibi olmayan şair. “Gibi” yapmayan. Romantik Korno ve Kardeşim Akif'le hafızayı öne almıştır; hepimizin, her şeyin önüne. Kanırtmadan ama. Gelir. Kim ev sahibi, kim konuk?” sorusunu Mihman'la yine önümüze bırakmak ve çekilmek için sessizce. Yazmıyor gibi yazmak üzere. Akif Kurtuluş'tur; sonra yeniden mutlaka gelir. Gelmiş bulunur. Yeni kelimelerin icazetiyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder